ßütün susmaları ezberine alıp gidiyorsun,
yetimliğime düşüyor sana uzanmaya çalışırken ellerim...
bir köşe başında gülüşüm yağmalanıyor,
gözlerim, sen bakıyor aynalara;
içimdeki ağır bir düşten suskunluğuma uyanıyorum.
yazgımı yaşıyorum, yazdıklarımsız;
umudu çökertilmiş gençliğimden firar ediyor gülüşüm...
sense, susmaya devam ediyorsun...
kırmızı mürekkepli intiharlar taşıyor gözbebeklerinden aşağı,
ayrılık önsözü bir şiir kanıyor içimde,
saklı sevdalar büyüten;
ve çoğunu çürüten şehirlerden geçiyorum...
gözlerin, kalabalık bir kent oluyor karşımda
kalabalıklığına özendiriyorsun başka yaşamları...
oysa, sen de biliyorsun;
iç kanamalı çoğul bir yalnızlığa hapsolduğunu...
ve ne yaparsak yapalım,
suskularımıza yenileceğimizi bir gün;
adın gibi biliyorsun...
biliyor musun;
şimdilerde öyle bir kent ki burası,
sevgiler bile yalan olmuş;
birbirine üstünlük kurma çabası içerisinde herkes.
gülmek, nefes almaktan önce geliyor...
sevgi sözcükleri bile ürkek birer virgül olmuş
yapmacık konuşmalarda...
anlamdan ziyade;
cümlelerine değişik bir hava katmak isteyenlerin
kullandığı bir dil sadece...
başkalarını küçük düşürmekse,
sahte mutluluğa kaçışın en bildik senaryosu...
susmak, zorunlu bir eylem buralarda;
zamanın kurguladığı...
suskunluğuna bir insanın, gizli cevaplar aranıyor sürekli,
saklı tutulan yaşamı sorgulanıyor;
her göz bebeği oynatışında...
Ve ben bu anlamsızlığında kaybolmuşken
koca bir kentin,
zihnime emir kılıyorum
sana sustuğum en uzun cümleyi;
'' HAYALLERİNİN KİRLETİLMESİNDEN SONRA
TEK ARZULARI, YARIM KALAN HAYATLARININ
BU DÜNYADAKİ KARŞILIĞINI BULMAK OLAN
YAŞAM YORGUNU İNSANLARIN,
DÜŞKIRIKLARININ ENKAZINDAN ÇIKARDIKLARI
BİR YUDUM GÜLÜCÜĞÜ,
SUNİ TENEFFÜSLERLE HAYATA DÖNDÜRME
ÇABASI GİBİ BİR ŞEYDİ; BU KOCA KENTE
KAFA TUTUP;
SENİN İÇİN NEFES ALMAYA DEVAM EDİŞİMİN
ASIL NEDENİ ...! ''